Kadın cinselliği ve cinsel doyum

|

nilufertutuncu

Cinsellik kelimesi herkes için farklı anlam çağrıştırmaktadır. Bazı insanlar için sadece üreme anlamına gelirken bazıları için cinsel uyarılma yaşayan bireylerde yaşanan uyarılma hali olarak anlaşılmaktadır. Cinsellik insanların davranışlarına yön veren bir etken olarak yaşamın her anında ve çoğu aşamasında yer almaktadır. (Özgüven, 2012 s.2).

Cinsellik doğanın bir alt kümesidir dolayısıyla insanda doğal olanın da kendisidir. Cinsellik, ahlâkın ve iyi niyetin ilkel dürtülere yenik düştüğü, insan ile doğa arasındaki temas noktasıdır. Bunu kesişme olarak da adlandırabiliriz. (Paglia, 2014 ss.13-15) Aynı zamanda cinselliğin biyolojik temelli fiziksel deneyim olması, onun tek yönlü salt biyolojik ihtiyaçlar çevresinde bir edinim olduğu algısına neden olmuştur. Birçok şeyin yanı sıra elbette cinsel deneyim de bedensel bir deneyimdir fakat beden bir çok şeyin yanında karmaşık bir yapıdır ve içinde zihinsel karmaşıklığı barındırır. (Berktay, 2013 ss.61-61).

Cinsellik konusunun gelişimi

Cinselliğin gelişimi tarihi olarak incelendiğinde, cinsel ilişkilerin kurallaşmadan önceki dönemlerde ilk insanların doğadaki diğer canlılarda da olduğu gibi serbest ilişki dönemi yaşadıkları bilinmektedir ve sonrasında hayvanlarınkine benzer olarak doğal tek eşlilik dönemine geçtikleri varsayılır. Mekan yakınlığı önemli bir faktör olarak, biyolojik ve kan bağı olan aynı mekanı paylaşan kardeşler, aile bireyleri ve yakın akrabalar arasında da cinsel ilişkiler serbestçe yapılmıştır.

Çevre olanakları ve fırsatların artması ve buna paralel olarak sosyal kuralların artması ile kadınlarda çok kocalılık ve erkeklerde çok eşlilik dönemleri yaşanmış, ilerleyen zamanlarda toplumsal yapının yararına hizmet etmesi için örgütlü tek eşlilik dönemine ulaşılmıştır. Eski Yunan Uygarlığı’nda, mitolojilerle sembolleşen cinsel yaşam yoğun şekilde işlenmiştir. Tanrı ve tanrıçalar cinsiyet özelliklerine uygun olarak çekici bir halde gösterilmiştir. (Özgüven, 2012 ss.8-9)

Biyolojik, toplumsal ve psikolojik düzeyde cinsellik

Biyolojik düzeyde, cinselliğin temel işlevine bakıldığında ilk gözlemimiz üremeyi sağlamak, olduğunu göreceğiz. Cinselliğin biyolojik düzeyi insanların çocuk sahibi olmalarını sağlayabilmek ve gelecek nesillerin varlığını devam ettirebilme olanağı vermektir. Bireyin cinsel işlevi kasların da sayesinde bedenin dolaşım sistemleri ile sinir sistemleri ve hormonlar tarafından düzenlenmektedir. Cinsellik, temel bir içgüdüdür. Cinsel işlevler, başta merkezi sinir sistemi, beş duyu ve genital bölgeler dahil tüm bedenin katıldığı ve bedenimizin ürettiği 30’dan fazla hormon ve kimyasal maddenin karmaşık bir etkileşimi ile yürütülen bir süreçtir.


Toplumsal düzeyde, cinsellik insan yaşantısının bir çok yönü ile bağlantılıdır. Cinsellik, toplumun özelliği, işleyişi, yasaları, sanat yaşantısı, kültürü, tarihi, eş seçme ve evlenme tercihleri ile ilişki içindedir.


Psikolojik düzeyde, cinselliğin cinsel ilişkiden haz alma, sevme ve sevilme gibi bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması amacındadır ve çeşitli kişisel davranışları ve karşılıklı insan ilişkilerini kapsamaktadır. Biyolojik, toplumsal, psikolojik düzeylere ek olarak cinsellik dolaylı yollardan da insan yaşamını etkilemektedir. Kişinin cinsiyeti, toplumun beklediği cinsel roller, cinsel kimlik, pozitif-negatif beklentiler ve duygular, toplumsallaşma süreci içinde yaşamın olgunluğa kadarki her döneminde insan yaşamını şekillendirmektedir. (Özgüven, 2012 ss.1-2)

Yetişkin kadın cinsel bir sorunla karşılaştığında veya bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığında sorununun çözümü ya da getirilecek her türlü tedavi yaklaşımında da bu üç temel unsurun göz önünde tutulması gerekir. Günümüzde tüm dünyada kabul edilmiş olan modern tedavi yaklaşımları insanı biyopsikososyal (biyolojik, psikolojik, sosyal) bir varlık olarak kabul etmekte ve tüm tedavi sistemini de bu temel üzerine kurmaktadır. Şüphesiz bu yaklaşım insan cinsel yaşam sorunları ve cinselliği için de geçerli olacaktır. Cinsel yaşama ilişkin sorunların çözümünde yalnızca tıbbi bir yaklaşım getirmek yeterli olmayacak, sadece psikolojik ya da sosyokültürel bir yaklaşım da yeterli olmayacaktır. Modern cinsel tedaviler bahsi geçen üç yaklaşımı da bireye, çifte, topluma ya da kültüre özgü uyarlayarak uygun olarak kapsar. (Bozdemir ve Özcan, 2011 ss39-40)

Kadın cinselliği

Kadınlarda cinsellik erkeklere kıyasla fizyolojik, anlamsal ve deneyim bakımından farklıdır. Toplumsal olarak kadınların kendi vücutları ile ilgili durumları erkeklere göre daha zayıf ve olumsuzdur. Erkekler küçük yaştan itibaren bedeninden nasıl haz alabileceğini öğrenmiş, biliyorken kadınların büyük bir çoğunluğu bu hazzı ileri yaşa kadar, bazıları ise ömrünün sonuna kadar öğrenememektedir. Cinselliğin tam olarak gelişimi şefkat, zevk, temas, mahremiyet, duygusal ifade, aşk gibi temel insan ihtiyaçlarının doyumuna bağlıdır. Yapılan araştırmalarda kadınların üremeyle ilgili olguları dahi bilmediği ortaya çıkmıştır. Kadınlar hamilelik, mens dönemi, doğum ve bu süreçlerde cinsel yaklaşımların sonuçları üzerine çok az bilgiye sahiptirler. Cinsel isteksizliği olan kadınların genelde cinsel ilişkiyi kendilerinin başlatmadıkları, bunu bir görev olarak algıladıkları ve cinselliği eşi mutlu etmek, evliliğin bütünlüğünü bozmamak adına yapılan bir eylem olarak gördükleri ve gerekçelendirdikleri bilinmektedir ve bu düşüncedeki kadınların cinselliği haz almasalar da yaşadıkları görülmüştür. Cinsel isteksizliği olmayan kadınların ise çoğunlukla cinselliği aşk, şefkat, sevgi ve haz olarak algıladıklarından erkeklere oranla daha fazla cinsel doyum yaşamaktadırlar.. (Yüksel ve Cindoğlu 2019)

Cinsel doyum

Cinselliğin amacı fiziksel gerilimin yok edilmesi ve boşaltımdır. Aşk olarak adlandırdığımız arzunun amacı ise ruhsal gerilimin yok edilmesi ve rahatlamadır. Boşalma ve rahatlama zıtlığının en tartışılmaz farklılığı ise cinselliğin doyum, aşkın mutluluk istemesidir. Tüm bireylerde doyumlu cinsel yaşam tarifi benzerdir ve bu sadece boşalma, orgazm olma, uzun bir sevişme veya sürekli sevişme değildir. Cinsel hazzın her türlüsü bireyseldir ve kişiye güzel geliyorsa güzeldir. (Reik 2007 s.32).


Referanslar

Özgüven, İ. E. (2012). Cinsellik Ve Cinsel Yaşam. İstanbul: Nobel Yayıncılık, 2.

Paglia, C. (2014) Cinsel kimlikler. Ankara: Epos Yayıncılık, 13-15.

Fatmagül Berktay, “Feminist Teorinin Önemli Bir Alanı: Cinsellik”, Cogito, 2(5), (Mart 2013) 60-61

Özgüven, İ. E. (2012). Cinsellik Ve Cinsel Yaşam. İstanbul:Nobel ss.1-73 


Bozdemir, N. Özcan S. Cinselliğe ve cinsel sağlığa genel bakış. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Turkısh Journal of Famıly Medicine And Primary Care., 
(2011). 39-40.

Yüksel Ş, Cindoğlu D. “Kadın Cinselliği”, Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Bilgilendirme Dosyası:5, www.cetad.org.tr/CetadData/Books/37/pdf-dosyasini- indirmek-icin-tiklayiniz.pdf (erişim tarihi: 23.03.2019)

Reik, T. (2007). Aşk ve şehvet üzerine. İstanbul:Say Yayıncılık, 32.

Yorum yapın